Bugün görülen altıncı celse, savunma tarafından duruşmanın düşürülmesi talebiyle verilen dilekçenin okunmasına devam edilmesiyle başladı. Ancak bu, ne yazık ki, tercüman sorunu ve teknik aksaklıklar yüzünden tekrar tekrar kesintiye uğradı.

Federal Savcı Ritzert, söz konusu talep hakkında yazılı olarak mütalaa vereceğini açıklasa da, sözlü olarak yanıtlamaktan da geri durmadı.

Yıllardır farklı davalarda aynı talepte bulunan savunmanın hareket noktasının yanlış olduğunu öne sürdü: Ceza yasasının 129b maddesi uyarınca görülen davalar, Türkiye’nin menfaatleri uyarınca görülmüyormuş. Kanun koyucu, 129b maddesini yürürlüğe sokmasının ne tür sonuçları beraberinde getirebileceğini göz önünde bulundurmuş. İnsan haklarına aykırı koşullara karşı şiddet kullanarak mücadele ediliyor olsa bile, bu “terörist yöntemler” ile yapıldığında cezaya tabi olurmuş. İlgili devletin bir hukuk devleti olup olmaması, bu bağlamda bir rol oynamıyormuş. Sonuçta, ceza yasasının 129b maddesiyle yurtdışındaki -yani bu davada Türkiye’deki- insanların da TKP/ML gibi örgütlerce tehdit edilen hukuki menfaatlerinin korunması gerekmekteymiş. Çok sayıda savunma avukatı, bu mütalaayı yanıtlayarak, Federal Savcılığın -anlaşılan dilekçeyi ayrıntılı olarak okumamış olduğundan- söz konusu ülkedeki koşulların önemini idrak edemediğine işaret etti.

Ardından başkan hakim, savunmanın talebi üzerine, oturma düzenini sanıklardan hiçbirinin diğerlerinden tecrit edilmediği ve polis memurlarının savunmanın belgelerini göremeyeceği şekilde yeniden değiştirdi.

Son olarak, savunma avukatları, Federal Savcılığın dördüncü celsedeki mütalaalarının, mahkeme tercümanı tarafından yapılan çevirileri anlaşılmaz olduğundan, yeniden tercüme edilmesi talebinde bulundu. Sorunu ortaya koymak amacıyla, mütalaadan pasajlar, söz konusu pasajların Türkçeye çevirileri ve Türkçeden Almancaya geri çevirileri karşılaşma amacıyla belgelendi. Böylece, Federal Savcılığın mütalaalarındaki kimi ifadelerin kötü çeviri yüzünden müvekkillere ne kadar anlaşılmaz ve anlamları çarpıtılarak ulaştığı açık ve net bir biçimde ortaya konmuş oldu.