Noel tatilinden önceki son gün nasıl bittiyse, 33. celse de öyle başladı. Üzerinden artık üç hafta geçmiş olmasına rağmen, 19 Aralık 2016 tarihli hakimlerin tarafsız olmadıkları gerekçesiyle reddi talebi hala karara bağlanmamıştı. Normalde hakimlerin tarafsız olmadıkları gerekçesiyle reddi talebinin mümkün olduğunca hızlı bir biçimde ele alınması gerekir. Mahkeme başkanı, duruşmaya yine de -reddedilen hakimlerle- devam edilmesi gerektiğine karar verdi ki savunma bu duruma itiraz etti.

Sonuçta duruşmaya devam edildi. Yine TKP/ML’ye ait olduğu iddia edilen dokümanlar kanıt olarak sunuldu. Savunma, örneğin, hem TKP/ML’nin hem de TAK’ın üstlendiği bir eylem sözkonusu olduğu gerekçesiyle, TKP/ML’nin üstlenme metni olduğu iddia edilen bir metin hakkındaki raporun okunmasına itiraz etti. Mahkeme heyeti, TAK’ın eylemi üstlenme açıklamasını kanıt olarak kayda geçirmemek niyetinde. Fakat Türk polisi bile eylemin TKP/ML tarafından yapıldığını açık ve net bir biçimde söylemenin mümkün olmadığı sonucuna varmıştı. Bu noktada mahkeme heyeti, üstlenme metninin okunması talimatıyla halihazırda TKP/ML’nin eylemi gerçekleştirmiş olduğuna karar vermiş oldu. Ki bu da tutarlı, zira mahkeme örgütün “terörist” niteliğini tespit etmek için, Türkiye’de gerçekleştirdiği eylemlerin “kanıtlarına” gereksinim duyuyor.

Savunma, ana duruşma dışında, 20. Aralık 2016 tarihli hakimlerin tarafsız olmadıkları gerekçesiyle reddi talebinin 9 Ocak 2017 tarihine dek nasıl karara bağlanmamış olduğunu bir kez daha sordu ve bu talebi karara bağlamış olması gereken uyuşmazlık mahkemesindeki hakimleri kınadı. Tüm hakimler tatile getmişse, yerlerine vekil atanması gerekiyordu. Mahkeme hemen, gerçekten de yanlış hakimlerin seçildiğini tespit ederek, kararı Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinin başka bir ceza kuruluna sevk etti. 13 Ocak 2017 Cuma ve 16 Ocak 2017 Pazartesi tarihlerinde görülecek olan bundan sonraki iki celse, bir hakimin hasta olması sebebiyle iptal edildi. 19 Aralık 2016 tarihli hakimlerin tarafsız olmadıkları gerekçesiyle reddi talebi ancak ondan sonra karara bağlanabildi. Fakat yeni hakimler de yine meslektaşlarının aldığı kararlara dayanarak taraflı oldukları sonucuna varılamayacağı görüşündeydi.